12.31.2014

MUTLU YILLAR


Her yeni günü ümitle kucakladık, bir söyledik bin güldük. Ellerimizde yıldızlar, geceyi mutlu ettik, yolları hep sevdiklere bağladık, güzleri yağmuru, baharda güneşi sevdik.

Senaryolar izledik, kahramanlarından çok hikayelerini sevdik, kendimizinkine benzettik...Muhabbet gecesinde tükettiğimiz kadehler, şerefli dostlar biriktirdik.Kırdık, kırıldık, çok sevdik az sevildik, az kaybettik, çok kazandık..Kalbimizin güzelliği yüzümüzde,yaşanmışlıklar, yaşanılmış sanılmışlıklar, tebessümle gülen yüzler bıraktık geride…
Şimdi dönüp yapmadıklarımızı yanımıza aldık; yaşayacak çok mevsim, anlatacak çok hikaye,  güzellikleriyle hayatı dolduracak dostlar,endamlı kadınlar, esaslı adamlar, huzurlu yarınlar, mutluluk,umutlar kocaman bir yıl bizi bekliyor…Hadi;

Sözleri bizden, bestesi hayattan..

Mutlu yıllar…

10.26.2014

ÖZNESİZ DURAKLAR


Falanca durakta bekleyen, filanca insanlar olduk şimdi.

Tedirgin, tuhaf yabancılar gibi aynı hayata farklı bakıyoruz, bir gamzelik rüzgar gibi geçiyor beklediğimiz umut otobüsleri, en güzel çağlarda yorgun yalnızlığın kollarında gidiyor gençliğimiz..

Şekilsiz bir fısıltı gibi, dinlemekten bıkıp uzaklara gidemediğimiz, insan sesleri var kulaklarımızda, öznesini eksilttikleri cümlelerinde, mutluluğu falan anlatıyorlar…Kaç yaşındayız sahi, kaç ömür aldı bir sonraki duraklar, dev bir ilimle özetliyor çaylak bir yazar; şakakta ağaran saçlar gibi sayılmaz oldu duraklar, ahlar, vahlar…

Bir şehrin aynı yerine giden herkes gibi, kimseyiz şimdi...

Tanımıyor kimse seni, beni, bizi…
 

9.28.2014

ERDEMLİ SENARYOLAR


Erdemli her gerçek hikaye, klasikleşen senaryolardan daha tuhaftır. Anlatılacak çok şey yok aslında;

Bazen hiç olmadığından daha fazladır hayat, ya üstüne gelir ya da peşini bırakmaz. Düşüncelerin ahenkle ileri geri dans ederken, kim olduğunu ararsın, sonra kendini kaybedersin, yalnızlığın dibini görür, demlenir, büyürsün. Hiçbir zaman müsait yerde inmeyecek mutlulukların vardır, kimilerine öylesine gelen, cebinde sakladığın bir iki umudun ve nedenini hatırlamadığın gülüşlerin olur. Her yeni başlangıç için kafesi süslemenin de anlamı yoktur, yaşadığın yer, sokak, ışıklar her şey değişirken içinde değişmeyen, yaşamaya dair sevgiler kalır, olanıyla hayatın tadına varırsın..

Dedim ya anlatılacak çok şey yok, gerçek hikayeler tuhaftır ve her gerçek hikayenin bir kahramanı vardır, bazen o biri sen olursun…

9.06.2014

İSTANBUL'DA EYLÜL


Nice saltanatların geçtiği sokaklarda, ıslaktı kaldırımlar ve transparan edasını giymişti çırıl çıplak ağaçlar.Takvimlerden Eylül'dü;

Önsözü olmayan, yazdan kalma kayıp hikayeler anlatıyordu, kahve önü eski dostalar. Caddelerde ılık bir rüzgar ve yitirilmiş insanlığın coğrafyasını özetliyordu, köşe başlarında yalnız çocuklar. Yağmurdan geceye çiçekli perdeler çekiyordu, pencere arkası sevdalı kızlar ve yine ıslanıyordu sokak ortası ahmak delikanlılar. Çiçek pasajı meyhane önü, yarım kadeh enstrümental, birkaç kadeh şerefe, adam olacak çok kişinin hikayesini anlatıyordu,bir yazar;

İstanbul’da takvimlerden Eylül'dü, mevsim sonbahar…

6.30.2014

TENEDOS


Kimsenin inanmadığı masal tadında bir cennet, hep isteyip de olamadığın bir mutluluğun parçası, saadetli bir yolculukta, pırıl pırıl bir gemiydi Bozcaada…

Bir akşam vakti, hep bakıp göremediğin huzur ufukta, rüzgarın sana yazdığı şiirleri dinlersin ve bir uçurumun kenarında hiç bu kadar yakın olmazsın kendine… Denizlerin doyamadığı sahilinden, çınar altı sohbetlerine , aşk kokan şaraplarından, çocukluğunu hatırlatan sokaklarına senin masalını anlatır bu ada. Ve her esişte mutluluğun selamını getirir rüzgar, şarkılar söyler kahkahayı hatırlarsın, Tenes neden dönmemiş,o zaman anlarsın..

Burası ; Bozcaada , hayata severek bakmak ve bakarak sevmek isteyenlere…

6.24.2014

KARANLIK VEDA


Hoşçakalın dostlarım, affet beni anne geri dönemedim. Kifayetsiz bu kez halim, ışığım azalıyor, karanlığa bağladığım umudum tükeniyor ve artık yavaşça içime de bir karanlık çöküyor.

Bu kez sabah olmadı, çıkardım zamansız duran saati kolumdan, ilk kez kaderi boş verdim, hatırlamıyorum artık güzel havanın kokusunu ve aydınlık topraklardaki çiçekleri. Ne masaldı ne de yalan, kömür kokan ekmekti derdim böyle yazsın sayfalar benden geriye kalanı. Artık teslim ediyorum bedenimi, en çok kurtulmak istediğim karanlığa ve tarifsiz adreslere toz gibi dağılıyorum, yarınlarınıza aydınlıklara.

Hoşçakal SOMA…

4.26.2014

ENGELSIZ YAŞAMAK


Ben en çok yaşamayı sevdim, ruhunu zamana satacak kadar ucuz olamadım, öyle umurumda da olmadı mevsimler. Hayat taşıyor içimden kaynıyor kanım, fedakarlığın en güzelini yaptım, vazgeçtim öyle erken toprak olmaktan.
Kendi yüreğimin diline uygun ve çoğu kimseye anlamlı gelmeyen kitaplar okudum, merhameti, paylaşmayı, insan olmayı, daha çok yaşamayı sevdiren kitaplar.. Özgürce attığım her adımda , çocukken neden, nereye yalın ayak koştuğumun, ufuksuz bir tutkunun zaman tanımayan öyküsü olduğunu şimdi anladım. Sebepsiz mutsuzluklara geride bıraktım, artık başka surette gülümsemeyi, mutluluğu paylaşmayı öğrendim ve engel koydukları hayatlarında yaşamamak için sebep arayanlara inat,
Ben en çok engelsiz yaşamayı sevdim..

3.08.2014

KADIN


Varoluşun tarlası, insanlığın anasıdır kadın. Emeği en çok bilen, belki bu yüzden özgürlük uğruna, haksızlığa karşı hep ön sırada olandır.

Ata’nın verdiği cumhuriyet meşalesini gururla yüreğinde taşıyandır, çağdaşça yaşamanın adıdır kadın.Başarının arkası değil taa içindedir, dar günde, hastalıkta, varlıkta en iyi yoldaştır. Dünyaları uzatır elleri, huzur verir, mutluluk ister her zaman anadır, yardır kadın. Bir sözünün kudreti, bazen hiçbir lisanda yoktur, adam olmaktan öte insan olmaktır kadın. En asil alın terinin, en onurlu sahibidir, kelimelerle anlatamayacak kadar uzun bir;

Hayattır Kadın.!

2.26.2014

DELİKANLI


Efendi takıldığımız günlerdi, beyaz gömleğin iki düğmesini açar, ömrümüzü eze eze yürürdük. Hani herkesi kendimiz gibi delikanlı sanır, düzgün yaşar kötüye yanaşmazdık.

Melodisini beğendiğimiz, fiyakalı sözler bestelerdik, arada bir efkar gelir, hatırına birkaç nefes ıslık çalardık. Kırmızı biber tadında geçen gençliğimizin, en tutkulu zamanları, en derin nağraları atardık ve en derin sırları masmavi denize doğru anlatırdık. Hayat bilgisinden başka kitap bilmezdik, ne kadar söz varsa delikanlılığa dair, işte o kadar bize ait cümleler kurardık. Özgürlüğümüz kravatlı avuçlarda olsa da sevdalarımız kitaptan, kavgalarımız haksızlıktandı.
Bugün saçlarımızda ak, yaşlı yüzümüzde gururla hatırladığımız, taş kaldırımlarda ömür kadar çok anı biriktirdik, genç değildik biz...

Delikanlı adamdık

2.02.2014

MEMLEKETİM


Bahar sabahına benzer uykulardan, mehtap uyanmadan günaydın dediğim, o toprakların adıydı memleketim.

Hiç bir ressamın tablosunda rastlamadığım, özlem dolu yüreklere uzanan eğri tozlu yolları, noktasına varılmaz uzun, uzaklara bir cümleydi. Bir bardak su isteğine dünyaları veren, okyanus kalpli insanlar yaşardı, herkes kardeş, herkes insandı. Erken inerdi karanlık, yıldızlar herkese gülümserdi, yağmur bereket, mutluluk demekti.
Ve zaman nedir bilmeden yaşarken, lastik ayakkabılarımda tozlu çocukluk hatıraları biriktirdiğim, yüreğime sapına kadar işlemiş o yerin adıydı ;

Memleketim..

1.02.2014

GÖNÜL


Doğru söyle sorarlarsa, diken olma, ardında incittiğin kul bırakma gönül. Başı yüksekte olma, yapan ol hep yıkan olma, hayaller kur hepsi senin ama aldanıp azma sen gönül. Alnı ak olmayanı, yıkayarak temizleme, yolcudur yolunda gerek unutma ki değmez gönül.  

Hakikat şehirde hünkar ol, fani diyen varsın desin, kimseye gücenip kızma sen gönül. Şerdir diye söylenen sözü, bir küçük ümit diye hayra yorma, saçlarına ak düşse umuttur kaybetme gönül. Anayı babayı unutma, tırnaklarınla kazıdığının gayretine, olmasın ziyanda gözün. Mevla hürmetine, yaşamaya talip ol, binlerce ahın tek bir mutluluk olsun, aşkı yüreğinde meşk eyle sen, ey gönül!