Dünya değiştikçe değişiyoruz, mahalleden uzaklaştık, iyi arabalar ve içinde vazgeçemediğimiz taşra şarkılarımız var. Kenar köşeler bizim, canımız sıkılınca dünyayı değiştirmeye kalkıp etrafımızdan öteye gidemiyoruz ama bir iki durum soran olursa kibirden uçtuğumuz oluyor. Ortam ve ortalık bizim, ağır kalabalığız ama son zamanlarda başımız cahillikle belada, orta yerde konuşmaya çekiniyoruz. Öyle çok büyük isteklerimiz yok; hem özgür olalım, hem kıçımız güvende olsun, geceyi felekte geçirelim ama gündüz yaşlanmayalım, bir de şarkımız olsun dillerden düşmesin; sen yok, o yok, onlar yok, ben, ben, yine ben…
Çok hızlı olmayabilir ama ufak
ufak fark etmeliyiz; Anne Reçel’ inin sonsuz değerini ve nerede kaldığımızı,
kim olduğumuz, nereye gittiğimizi, ekonomi haberlerinden eksik de önemli
medeniyetlere yakın olabileceğimizi, görünenden ne çok ne az, olan samimiyetin
güzelliğini, bütün mutlu insanların aynı dünyaya gülümsediğini ve artık
anlamalıyız,
Cahillikten, ötekileşmekten
uzak da şahane adamlar olduğumuzu, olabileceğimizi…