Kızmayın kendinize çocuklar,
Her dafasında acemice utanmalar, kıvranmalar,
konuşmak için seçilmiş basit ama unutulmayacak sözler yani bile bile yediğiniz
aynı naneler… Kızmayın, gözleriniz, saçınız, sakalınızın güzelliği gibi bir kaç
ay konuşulduktan sonra miladı dolan, aynı yalanlara her defasında inanmak gibi
aptallıklarınız var…
Sonrası kendiniz ile olmanız istenen kişi
arasındaki beceriksizliklerinizle, meşguliyetleriniz başlar…Bu arada, zaman
geçer, dostlar gider, o trenler geçer, içinizdeki çocuk gider, kuşlar uçar siz
hala pantolon paçası, ayakkabı parlaklığında kalırsınız.Kızmayın kendinize,
kaşın, gözün, üzerine kurulu şeylerin miladı doldu diye, en yakın arkadaşınız
dinlemedi diye, tarih pembe diziler dışında bu hikayeleri yazmayacak diye. Şimdi
bir aptallık daha edip oturup düşünmeyin çocuklar, sorun sizde değil, makyajdan
çok yüreğinizin güzelleştirdiği saf aklınızla tükettiklerinizde, yoksa hiçbir
kadın durduk yere başka bir adamın kokusunu çekmeye heveslenmez…
Kızmayın kendinize çocuklar, Ayşe’lerin
Mehmet’lerin yüreği güzel evlatlarısınız diye…