Stabil bir durumun huzurunda terasta, köşedeki iki kişilik, tek
kalmaya müsait masaya oturdu. Adının önüne gelen bütün tanımlamalar bir kenara,
sakinin doldurduğu hatıralar, radyodaki sesin sükuneti…Yalnız bırakın lan beni,
halindeydi.
Burada çok adam gördüğümden olsa gerek, bazılarının susması, terbiye
süzgecinden geçemeyecek cümlelerinin çokluğundandı. O da anlamlandıramadığı
hakikatlerin peşinde, mütevazi düşüncelere dalmıştı…Mevzu çoktu, hatta tek tek
ele alındığından, memlekete çok hikaye çıkardı. Anlatmazdı, kalktı, iyiyim
bakışı, arkasında bıraktığı son yudumun notları kaldı…
‘Hayal etmek insanlara
zorunlu olsun, gerçekleşemese bile umut anlatılsın.Mutluluk kendinden başka bir şeye
benzetilmesin, o bazı cümlelerde ki yarım kalan kelimeler de sözlükten
çıkartılsın…‘
Haziran sonlarıydı, hayat bir yanıyla güzeldi bazı adamlar da olduğu gibi….