2.26.2014

DELİKANLI


Efendi takıldığımız günlerdi, beyaz gömleğin iki düğmesini açar, ömrümüzü eze eze yürürdük. Hani herkesi kendimiz gibi delikanlı sanır, düzgün yaşar kötüye yanaşmazdık.

Melodisini beğendiğimiz, fiyakalı sözler bestelerdik, arada bir efkar gelir, hatırına birkaç nefes ıslık çalardık. Kırmızı biber tadında geçen gençliğimizin, en tutkulu zamanları, en derin nağraları atardık ve en derin sırları masmavi denize doğru anlatırdık. Hayat bilgisinden başka kitap bilmezdik, ne kadar söz varsa delikanlılığa dair, işte o kadar bize ait cümleler kurardık. Özgürlüğümüz kravatlı avuçlarda olsa da sevdalarımız kitaptan, kavgalarımız haksızlıktandı.
Bugün saçlarımızda ak, yaşlı yüzümüzde gururla hatırladığımız, taş kaldırımlarda ömür kadar çok anı biriktirdik, genç değildik biz...

Delikanlı adamdık

2.02.2014

MEMLEKETİM


Bahar sabahına benzer uykulardan, mehtap uyanmadan günaydın dediğim, o toprakların adıydı memleketim.

Hiç bir ressamın tablosunda rastlamadığım, özlem dolu yüreklere uzanan eğri tozlu yolları, noktasına varılmaz uzun, uzaklara bir cümleydi. Bir bardak su isteğine dünyaları veren, okyanus kalpli insanlar yaşardı, herkes kardeş, herkes insandı. Erken inerdi karanlık, yıldızlar herkese gülümserdi, yağmur bereket, mutluluk demekti.
Ve zaman nedir bilmeden yaşarken, lastik ayakkabılarımda tozlu çocukluk hatıraları biriktirdiğim, yüreğime sapına kadar işlemiş o yerin adıydı ;

Memleketim..