Falanca durakta bekleyen, filanca insanlar olduk şimdi.
Tedirgin, tuhaf
yabancılar gibi aynı hayata farklı bakıyoruz, bir gamzelik rüzgar gibi geçiyor beklediğimiz
umut otobüsleri, en güzel çağlarda yorgun yalnızlığın kollarında gidiyor
gençliğimiz..
Şekilsiz bir fısıltı
gibi, dinlemekten bıkıp uzaklara gidemediğimiz, insan sesleri var
kulaklarımızda, öznesini eksilttikleri cümlelerinde, mutluluğu falan anlatıyorlar…Kaç
yaşındayız sahi, kaç ömür aldı bir sonraki duraklar, dev bir ilimle özetliyor
çaylak bir yazar; şakakta ağaran saçlar gibi sayılmaz oldu duraklar, ahlar,
vahlar…
Bir şehrin aynı yerine giden herkes gibi, kimseyiz şimdi...
Tanımıyor kimse seni,
beni, bizi…