9.21.2015

ZİLZURNALIĞA 5 KALA

Çakır keyif diye başlayıp zilzurnalığa 5 kala bitirdiğim yıldızlı bir eylül gecesiydi.

Yorgo'nun yerinde bir yandan konuşurken, çaktırmadan kendini övme telaşı içinde olan insanlarla, neden aynı masada olduğumu sorgularken buldum kendimi. Neyin var sorusuna ‘evde gazoz içerken aldığım keyfin yarısı  yok‘ demek çok afili bir cevap olmadığından, en azından ortama ayak uyduruyordum. Biraz sonra, benzer durumu yaşayan bir çoğu gibi, erkekliğin yüzde bilmem kaçı kaçmaktır'ı mütevazi bir müsadeyle yerine getirmenin zaferi ile kalktım…

Kaç durak sonra ineceğimi hesaplayamadan inmiştim, neyse ki yağmurda yalın ayak yürürken anlaya bilinecek hadiseler vardı, bazıları arkadaşa yakın dostluğa uzaktı, sevişmeye yakın sevmeye uzak, paraya yakın insanlığa uzak (…) sokak lambasının solgunluğu duygusala yakın, bu saatte ışıkları yanan evler mutluluğa, anason kokusu yalnızlığa (…) derken bekçi Seyfi abi'nin 'hayırmı oğlum’unu' duydum… Bizim sokak nostaljiydi ama insanları güzeldi.

Zilzurna dediğime bakmayın, bu denli hadiseler ve bazı insanlar, zamanı geldiğinde anlamsız hatırlar arasında yerini alırlar ama yıldızlı bir akşamda mutluluğa 5 kala ıslandığınız hiç bir sokağı unutmazsınız…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder